Gelecek

Evrenin yaşının yaklaşık 13.8 milyar yıl, dünyanın 4,54 milyar yıl, insan ırkının ise yaklaşık 200000 yıl olduğu tahmin ediliyor. Dünyanın bu 4,5 milyar yıllık serüveninde 5 kere yaşamı komple yok edecek bir olay yaşadığını da not edelim. Modern insanı yazının keşfi ile tanımlasak o da yaklaşık 5 bin yıla kadar gidiyor. Tüm bu rakamları yaklaşık 70 yıl yaşayan bir canlının hayatının evren için ne kadar ufak ve manasız olduğunu göstermek için paylaşıyorum. Bu kadar önemsiz bir zaman aralığında yaşayan insan buna rağmen evrende eşi benzeri olmayan (en azından şimdilik) bir anomali veya mucize.

 Bireysel olarak evren açısından yaşamınızın bir anlamı yok ama buna rağmen eşsiz bir canlısınız ve sonsuz bir potansiyele sahipsiniz. Yaşamımızı anlamlı kılmak için insan ırkı olarak birlikte çalışmalı ve evrende bir iz bırakmalıyız. Son 2 bin yılda geldiğimiz noktaya bakacak olursak;

Irk, millet, devlet, din, dil, siyasi görüş, cinsel görüş, para, maddiyat ve bir sürü farklı kavram üretmişiz ve bu farklı kavramları kendimizi diğer insanlardan ayırmak, onları dışlamak ve onları insan olarak görmemek için kullanmışız. Bugün kendini diğerlerinden üstün gören sürüyle insan başkalarını insan olarak görmeyip onları yok etmeye, ezmeye, o bahsettiğim sonsuz potansiyellerini al aşağı etmeye devam ediyor. 

İster bir dine inanın, ister inanmayın, insan eşsiz bir varlık. İnsanın var oluşu ister bir yaratılışa dayansın isterse bilimsel bir teoriye, evrime bu onun ne kadar özel olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Tüm çocuklar masum doğuyor, tüm çocuklar sevilmeye muhtaç oluyor ve her birini eşit derecede seviyorum. Büyürken belli teorilerle zihinlerimizi kirletiyor, birbirimize olan sevgimizi, güvenimizi, merakımızı, empatimizi kaybediyoruz. 200000 yılda geldiğimiz nokta bu. Ölen, imkanları elinden alınan çocuklardan birisinin insanlığı kurtarıp kurtarmayacağını, beklediğiniz mesih olup olmadığını, büyük bir sanatçı olup olmayacağı bilmeden hareket ediyoruz. Buna bir dur demenin zamanı geldi de geçiyor.

Tüm insanlar eşittir. Tüm insanlar değerlidir. Tüm insanlar tekil ve özeldir. Tüm insanlar korunmayı, güvenle ve fırsat eşitliğiyle yaşamayı hak eder. Tüm insanlar sevilmeyi hak eder. 

Salakça fikirlerle kendinizi diğer insanlardan üstün görmeyi, onları aşağıda görmeyi bırakın. Gök yüzüne, birbirinizin gözlerinin içine bakın, keşfedilecek, gidilecek çok yer var. Potansiyel sonsuz ama sadece kullanırsanız bir anlamı var. Yıllar önce trgamer isimli bir sitede civization için güzel bir hikaye yazılmıştı, sonu çok etkileyiciydi yanılmıyorsam şöyle bir şey “parçalara ayrılmış bir dünya yok olmaya mahkumdur”. Birleşmemizin zamanı geldi de geçiyor. 

Oyun Geliştiricileri İçin Oyunlardaki Hile Metodları ve Engelleme Yöntemleri

Eski işimden ayrılalı yedi sene oldu ama oyun sektörü içinden ayrılmadım, hala güncel teknolojileri takip ediyor, kendim de bir şeyler üzerine çalışıyorum. Hazır epeydir yazmıyorken burada hem oyuncular hem de yapımcılar için tecrübelerimi aktarmaya çalışayım. 

Öncelikle tecrübelerim online oyunlar üzerine bu yüzden odağım burası olacak. 

İster milyonlarca oyuncusu olsun, isterse indie bir oyun olsun temelde online oyunların çalışma mantığı aynıdır. Client – Server, Client – Client arasında çeşitli veri transferi olur, bu verilerin bir kısmı memory’de bir kısmı database’de bir kısmı da kullanıcıların sabit sürücülerinde tutulur. Oyun oynarken kim nerede, kim kime ne kadar hasar verdi, kimin canı ne kadar, kimin ne kadar mermisi var gibi bir sürü veri client tarafından okunur ve sunucu ile paylaşılır. 

Oyununuzu tasarlarken hangi verilerin localde hangilerinin ise server tarafında tutacağınıza karar verirsiniz. Localde tutulan çoğu şey değiştirilmeye açık olabileceğinden ya da oyun mekanikleri için diğer oyuncuların ihtiyaç duyduğu verileri paylaşmanız gerektiğinden bunun bir dengesi tutturmak zorunda kalırsınız. Her şey tek taraflı olamaz. Çok büyük bir paket gönderirseniz lag oluşması, paket kaybı durumlarıyla karşılaşabilirsiniz, az veri gönderirseniz de hileye daha açık hale gelebilir veya çeşitli özellikleri kullanamayabilirsiniz.

Lokalde ilk hile teşebbüsleri memory üzerinde tutulan geçici değerlerin oynanması üzerine olur. Kullanıcıların hangi değerlerin oyun sırasında değiştiğini takip edip daha sonra bu değerleri istedikleri gibi değiştirecek scriptler hazırlar. Buna karşı çeşitli kütüphanelerle bu verilerin yerleri ve valueları şifrelenmeye çalışılır, değiştirilir, gizlenmeye çalışılır ama günün sonunda buna net önlem almazsanız sürekli güncelleme yapmak gerecektir. Burada işte sınırsız cephane, can, oyunun bazı mekaniklerini değiştirme gibi şeyler yapılır. Bunların ne kadarının sunucuya gideceği veya client tarafında önlenebileceği üzerine çalışmak gerekir. Çeşitli değerleri limitlemek ve kontrol etmek en azından hilenin etkisini azaltmaya yarayacaktır. Örnek:

Does Unity editor contain any anti-cheat protection when you publish the Game?
by inUnity3D

https://forum.unity.com/threads/anti-cheat-toolkit-stop-cheaters-easily.196578/

Başka bir yöntem sunucuya giden paketlerin değiştirilmesi şeklinde olabilir. Network izlenip giden paketlerin içeriğiyle oynanarak istatistik veya sunucu tarafında tutulan bazı başka veriler oynanmaya çalışılabilir. Bunu engellemek için çeşitli kontroller koyabilirsiniz ama latency’e yol açmayacak şekilde işlemler yapıyor olmanız lazım. Her şeyi sunucuda tutmak ayrıca çok büyük maliyet getirecektir. Burada şifreli olarak veri gönderip almanın da işlem maliyetini hesaplamanız lazım. 

Diğer bir yöntemimiz daha basit olan direkt oyun dosyalarının configlerinin değiştirilmesiyle geliştirilen uygulamalardır, burda herhangi bir oyun dosyası veya ayarının değişip değişmediğini bütünlüğünü kontrol etmeniz gerekir. Çeşitli şifreleme algoritmaları ya da yazılımlarla bu özellikleri genelde çoğu oyun elde eder. Checksum kontrolü en basit örneğidir. DRM’de burada işin içine girebilir. 

Yazılım derken, online oyunları açarken yüklenen güvenlik yazılımlarını görmüşsünüzdür. Bunlar bir yandan temel bazı değerleri kontrol ederken diğer yandan da sizin gönderdiğiniz dosya ve uygulamaları engellemeye çalışır. Sürekli bir güncelleme ve kontrol gerekir. Akıllı olmayan özelliklerini takip ederek güncellemeniz gerekir sadece engellemek değil sert yaptırım uygulamakta hile ile mücadelenin olmazsa olmazıdır. Mobil ve Desktop için farklı yazılımlar piyasada bulunmakta. Maalesef hiç biri mükemmel değil ve sürekli takip gerektirir. Single player ise çok fazla uğraşmanın anlamı yok ama multiplayer büyük bir oyunda en azından bunlardan birisi ile anlaşmanız gerekir. 

Bence olmazsa olmaz diğer bir kalem loglama taranın ne kadar detaylı tutulacağı konusudur. Örnek verelim bir MMO üzerinde drop olan, alınan, trade edilen tüm işlemleri loglamalı. Bunları farklı scriptler ile kontrol etmelisiniz. Sürekli bir çalışma olmaz ama periyodik olarak dataları analiz edip sorunlu kullanıcılar üzerine aksiyon alabilirsiniz. 

Anlattıklarımı özetlemek gerekirse;

Kritik variable’ları server tarafında tut,

Client tarafında verileri şifreli tut, build alırken ona göre al,

Oyuncudan gelen veriyi kontrol etmeden kaydetme,

Bir güvenlik yazılımını entegre et,

Detaylı log tut ve periyodik kontrol et.

Umarım yardımcı olur. Detaylı kod örneği paylaşamıyorum kullandığımız motora, dile vs göre değişiyor çok ama genel mantık hepsinde aynı. 

Babalar ve Yapay Zeka

Antik mitolojide çocukların neden babalarını öldürdüğünü, tanrıların nesil nesil sürekli aynı döngü içinde olduklarını merak etmişimdir. Acaba bu hikayeleri anlatan yaşlı insanların ölüm korkusu, yerlerinden edilme korkusunun bir eseri olabilir mi bu hikayeler? Acaba doğada yerini gençlere bırakan hayvanlarda da benzer korku var mıdır yoksa bilinçsiz bir kabullenme içindedirler diyebilir miyiz?

Bilim kurgu eserlerinde genelde felaketlere yol açacak tipik hikayeler vardır, A.I. bunlardan birisi. Acaba biz tanrı kompleksine kapılmış insanlar, bizden sonra geleceğin korkusunu mu yaşıyoruz? Bu hikayelerde beni sıkan şey sonraki nesillerin gelişimi getirdiğinin arada gözden kaçması. İnsanlığın ürettiği bir yaşam veya zekanın insanlığın korkularıyla hareket etmesi zorunlu mu? 

Babalarımız belki ölüm korkusunu yaşamaya başladıklarında bunları düşünmüştür ama günün sonunda evlatları olarak onlara yaşlılıkları sürecinde yardımcı olmayacak mıyız? Yanlarında durmayacak mıyız? Belki insanlık bir süre sonra yok olacak bu bizden sonra gelenin bizden kötü olacağı, bize düşman olacağı anlamına gelmez, benim ümidim hatalarımızdan ders çıkaracak olması, tecrübelerimizden faydalanıp daha iyisini başarmaya çalışması ve belki de evrendeki şu kısacık anlamsız hayatlarımızın toplamında bir iz bırakmayı başarması. 

Foundation İzlenir mi? Okunur mu?

Bu konu üzerine güzel bir podcast kaydetmiştim ama export işinde sıkıntı çıktı haliyle yazalım, yatmadan önce iyi gelir kafamızı dağıtırız!

Asimov’un kim olduğunu biliyordum ama Foundation dizisi çıkmadan önce okumayı hiç düşünmemiştim. Dizi çıkıp ilk üç bölümü izledikten sonra kitaplarına geçmenin daha mantıklı olacağını düşündüm ve tüm serisini alıp okumaya başladım. İlk üç kitap güzel ve akıcı, dört biraz zorluyor, beş açıkçası biraz hızlandıra hızlandıra okundu. 

Vakıf serisinde olay şu, Galaktik bir imparatorluk var, bir bilim adamı çıkıyor ve bunun çökeceğini bilimsel bir yolla iddia ediyor. Ardından uzun bir süre karanlık bir dönem yaşanacağını ve kendisinin bunu kısaltmak için bir vakıf kurup orada ansiklopedi yazacağını söylüyor. Gerisi spoiler ama ilk üç kitabın bu başlangıçtan sonra dönem dönem farklı karakterleri incelediğini söyleyebilirim. Dördüncü ve beşinci kitapsa biraz daha karakterlere odaklanıyor özellikle beş direkt iki üç karakter üzerinden ilerliyor.

Dizi izlenir mi? Kitabı okuduktan sonra youtube’da kısa videolarını izlemek bence yeterli. Peki neden? 

Trump’un seçilmesine bağlıyordum ama artık öyle olduğunu düşünmüyorum, son dönemde amerika da farklı cinsel, tensel, tercihsel insanların da üretim ekonomisine katılıp özgür olmalarını savunan bir akım var… şaka şaka akım falan olsa arkasında bir birikim var gibi bir şey söylemek gerekirdi ama maalesef öyle değil. Geçenlerde critical drinker da bunun üzerine bir kaç video çekti ama kendi görüşüm, kolaya kaçtıkları, tecrübesiz ve tamamen politik görüşlerinden dolayı insanları işe alıp gerçekten iyi senaryo, oyunculuk, konsept gibi şeylerden ziyade ilk eş cinsel bilmem ne, ilk kadın şu, güçlü kadın modeli, kötü erkekler, kötü babalar şeklinde kurulan düzenlerin çıkan işlerin kalitesine etki ettiği. İyi içerikten ziyade dizideki karakterleri ırk ve cinsel yönelimleriyle reklam yapmaya çalışıyorlar. 

Star Wars, Star Trek, Doctor Who ve nicesi baltalanırken vakıf dizimiz nasıl? 

Oyunculuk olarak bir kaç iyi oyuncu var, Lee Pace’i Pushing Daisies’ten biliriz, döktürüyor. Jared Harris de mükemmel. Gerisi tırt. Belki aradaki bölümlerde iyi oyuncular çıkmıştır ama sıkıntı şu. Kitap kısa bölümler şeklinde ilerliyor demiştim ya? Dizi bu bölümlerdeki karakterlere kitaptakinden fazla zaman ayırıyor, cinsiyetini değiştiriyor, farklı farklı işlere sokuyor. Peki bu karakterleri kimler yazıyor? Çömez yazarlar. İyiler mi? Kötüler.

Normalde anlatılıp geçilecek yerlere çok fazla odaklanıp, hikayeyi değiştirip insanları bezdiriyorlar. Çekilmesi zor bir seri ama Dune’u izledikten sonra yetenekli insanların hala var olduğunu biliyoruz, sadece tercih edilmiyorlar. Anlatılabilecek bir sürü bölüm ve insan varken gerçekten insanların umursamadığı bir karakterle zaman harcıyoruz, Lee Pace ve imparatorluk tarafı ilgi çekici, onların olduğu kısımlar sarıyor. 

Kitaba dönelim, ilk üç kitap dönemleri anlatıyor, eski oldukları için bazı şeyleri ilk asimov’un ortaya attığını görmek o zamanki hayal gücünü takdir etmeyi zorunlu kılıyor. Olay döngüleri karmaşık değil. Sonucunda bir şeyler olacağını tahmin ediyorsunuz, detay olarak Expanse gibi şeyler beklememek lazım bence bilim kurguya giriş için çocuklara ya da okumaya yeni yeni başlayan insanlara önerilebilecek kitaplar. Dört ve beş ama sıkar. İlk üç kitabı okutursunuz sonra severlerse devam ederler. Daha sonra hikayenin alt yapısını detaylandırmak için öncesini anlatan iki kitap çıkarmış ama seriyi bitirdikten sonra açıkçası benim merak ettiğim bir şey kalmadı sonu tatmin etmedi. 

Nysera.Com

Baya uzun zamandır bu seriye devam etmiyordum, covid zamanı tekrardan yazmaya başladım. Henüz yeni hikayelerim bu sitede bulunmuyor ama ara ara bir şeyler yayınlamaya başlayacağım, konsept ve hikayenin geçtiği kısımlar değişiyor çünkü. İki kitap planım var birisi Polisiye bir bilim kurgu. Yine bu diyarda geçecek. Diğeri de QA üzerine bir kitap. Tekrardan buralar şenlenecek umarım beğenir takip edersiniz.

Ortalama

Son dönemde online mecralarda bizim insanımıza dönük sürekli bir ırkçılık var, aşağılama var. Politikacılar gelir geçer, rejimler bile. Kimisi bunları hak ettiğimizi düşünebilir nereye kime baktığınıza göre değişir bu. 

Ben sokakta gördüğüm nur yüzlü amcalara, teyzelere bakıyorum. Sokak hayvanlarını besleyen insanlara. Yetimlere yardım edenlere. Komşusu aç kalmasın diye yemek götürenlere, öğrencilerle ilgilenenlere. Çalıştığım yerdeki arkadaşlarıma, komşularıma, anneme babama kardeşime bakıyorum. Sonra dönüp Atatürk’e. 

Ortalamayı siz belirlersiniz. Hedeflerinizi de. Bu ülkede güzel insanlar var. 

Hep vardı, hep var olacak. 

Yeter ki unutmayalım.

Covid Sürecinde Ekip Yönetimi

Insider’da Covid sırasında yaklaşık 50 civarı QA arkadaşımız bulunuyordu. Şu an bu rakam 60’a yaklaştı ve metodlar kısmen değişti bu yüzden bu yazıyı karantina zamanı uyguladığım bazı metodlar olarak değerlendirmenizde fayda var. 

Öncelikle şirket olarak şeffaflıktan yana olduğumuz gerçeğiyle işe başlamak lazım, bulunduğumuz pazarların, şirketin, rakiplerin, partnerlerin bize olan etkisi, aldığımız önlemler konusunda çok nettik. Bu konuda şikayetler de aldık, bazı kararları tekrar tekrar duyurduk anlaşılmayan şeyler varsa birebir de konuştuk. Bunu yaparken sakin durduk, pozitif olmaya çalıştık. Bir liderin ekibine umut vermesi, örnek olması çok önemli. Panik yapılacak, kaçacak, negatif olunacak zaman değildi.
Şimdi kısa kısa maddeler halinde özetlemeye başlayalım.
1- Pozitif tutum, karantina zamanı herkesin korkuları var, ailesi, işi, geleceği için endişe ediyor. Siz şirket olarak ne kadar açıkça güven vermeye çalışanız da bir lider olarak insanlara her şeyin iyi olacağı mesajını vermeniz gerekiyor. Yeri geldiğinde işler kötü gidiyor olabilir ama tutumunuzu pozitif yaklaşımınızı değiştir memelisiniz.
2- Micro Management, sevdiğim bir şey değil ama karantina zamanı çoğu işi sıkıcı takip etmeniz lazım. İletişim tarafında, çözüm tarafında kopukluklar olabiliyor, insanların dikkati/odağı kayabiliyor bu yüzden normalde olmadığından daha fazla süreçleri takip etmelisiniz.
3- Over Communication, projelerin fail etmesinin en büyük sebeplerinden biri eksik veya yanlış iletişimdir, tüm ekip remote çalışırken fazla iletişim göz çıkarmaz. Bunu hem birebir hem de takım ölçeğinde yapmaya çalıştık. Örneğin bizim yapımızda tamamen agile bir kurgu var, bununla birlikte ayrı business gibi yönettiğimiz kısımlar da mevcut, bu taraflara haftalık birer toplantı attık ve bir kaç soruya cevap aradık:
Sprintte kritik bir geliştirme var mı?
Herhangi bir hata veya sorunla karşılaşıldı mı?
Herhangi bir yardıma ihtiyacınız var mı?
Önemli işlerde ne durumdayız?
4- Donanım ihtiyacı, evinde monitor, sandalye vs olmayan arkadaşlar bunları ofisten temin etti. Elimizdeki test cihazları ekiplere dağıttık. Bunun yanında test için ayrıca browserstack üzerinden hesap açtık herkeste her cihazın olması mümkün değildi, bunun üzerinden yürüdük.
5- Hedefler konusunda netlik, karantina zamanı performansta, işlerde bir düşüş olmaması, partnerlere destekte sorun yaşamamak en büyük önceliğimizdi. Partnerlerimiz krizle uğraşırken onları elimizden gelen en iyi şekilde destekledik. Eforumuz çok arttı, ekip çok uzun saatler boyunca çalışmak zorunda kaldı, tüm bunları yaparken çok büyük projelerimizde aksamadan devam etti. Özellikle bu dönemde ekibin gösterdiği fedakarlık ve emekleriyle gerçekten gurur duydum. Tüm dünya durmuşken biz tam gaz çalışmaya devam ettik, çok büyük işlere imza attık.
6- Takımdaşlık, remote çalışmak ok ama karantina olunca dönem dönem destek alması gereken arkadaşlarımız oldu. Ekipçe etkinlikler yaptık, bol bol kamera açıp sohbet ettik, ben pek katılmadım ama epey bir yarışma ve oyun düzenlendi, insanların moralleri yüksek tutulmaya çalışıldı. Birlikte bir şeyler içtik, yemek yedik, eğlendik. Şirketin etkinliklere ara vermemesi güzeldi. Bu dönemde özellikle Learning&Devopment ve Talent ekipleri liderleri besledi, örnek meetingler, eventler paylaşıldı, rehberler atıldı ve eğitimler verildi. 
Elbette her şey güllük gülistanlık olmadı, OKR sistemi kullanıyoruz genel ekip ve şirket metriklerinde sorun çıkmadı ama ben mesela ekipteki arkadaşlarımın kpiları konusunda yeterli özeni ve takibi gösteremedim. Orada kişisel gelişim tarafında kaçırdığımız fırsatlar oldu. 
1-1 olarak yaptığımız toplantılarda salgın, karantina stresiyle başka memnuniyetsizlikleri kaçırdığım bir iki arkadaş oldu. 50 kişilik ekipte olabilir gibi gelebilir ama bizim için her insan kıymetli ve çok potansiyelli bu arkadaşların sorunlarına daha hızlı aksiyon almam gerekirdi.
Normalde ofiste günde 2-3 kere tur atar insanların moduna, enerjisine bakarım, bunu yapmakta çok zorlandım. Gidip birisinin omzuna dokunup günaydın demekle kameradan genel toplantılar yapmak aynı şey değil. Buna daha iyi çözümler lazım, daily, x,y,z toplantıları aynı şey değil. 
Bunların dışında ben genel olarak yaptıklarımızdan gurur duydum. Kazasız belasız zor bir dönemi geride bıraktık. Yukarıda yazdıklarımın bazıları temel şeyler ama insanların çok temel şeyleri kaçırabileceğini biliyorum bu yüzden paylaşmak istedim.  
 

Covid Zamanı Online Alışverişler ve Hız

Covid yüzünden bir kaç aydır evdeyiz, alışverişlerin hepsi online’a döndü, tecrübelerimi paylaşayım.

Amazon Türkiye; gayet hızlı ve düzgün teslimat yapıldı. Evde çalışmaya başlayınca kamera ve mikrofon lazım olacaktı ilk günler de hemen almıştım onun etkisi de olabilir.

idefix: Valla üçüncü siparişimi verdim karantina boyunca, sitesinde bilgiler güncel, sorunsuz teslimat var. Bir kaç gün gecikmişti sanırım ilk sipariş ama memnun kaldım.
İkea: Kaç yıldır pc için sandalyem yoktu, eve çıktığımdan beri… 11 günde geldi. Kargo web sitesinden öndeydi.
Dore Müzik: Kargo sitedeki bilgiden önce geldi, sitelerini pek güncellemiyorlar galiba ama hızlı teslimat oldu. Ürün de gayet iyi. 

Getir: Sabit 2-3 restoran kullandım, genelde iyiler ama yemek siparişlerinde yanlış ya da farklı ürün gelebiliyor. Oturup uğraşmadım, hız ve hizmet iyi olduğu için şimdilik sorun yaratacak derecede büyük bir şey olmadı muhtemelen restoranlar olmayan ürünleri güncellemiyor oraya hallettiler mi 10 numara.
Yemeksepeti: Bildiğimiz gibi işlerinde iyiler, bir sıkıntı çekmedim. 

Gezegen Savunması – 1

Bilim kurgu okurken arada aklıma çeşitli sorular geliyor bir yerde toplayalım ileride üstüne kafa patlatırız. Bunların bir kısmı benim hikayenin devamında konuşuluyor olmalı bu yüzden bu arada sıkıntı yok 🙂

1- Mevcut füze sistemlerinin gezegen dışı hedefler için hazırlanması.

Kıtalar arası füzeler dışında lazım oldu hadi uzaydaki hedeflere yürüyelim dersek ülkelerin elindeki füzeler bu konuda çok limitli, nükleer başlık taşıyan bu tarz füzeler muhtemelen gezegen dışı hedeflere ulaşabilir ama burada belli bir standardizasyon yoktur muhtemelen.

2- Herhangi bir aksiyon sırasında koordinasyon.

Askeri koordinasyon sağlayan kurum ne olacak herhangi bir gezegenler arası çatışma durumunda. Rusya ile ABD ortak olabilecek mi? Komuta kimde?

3- Erken Uyarı Sistemleri.

Gezegenin farklı konumlarında gelecek herhangi bir saldırı tespit edecek istasyonlar var mı? Güneş sisteminin uç sınırlarında erken tespit sistemi gibi bir şeyler var mı?

4- Gezegen Savunması.

Tekrardan gezegenin etrafına ve yer yüzüne konuşlandırılmış yeterli savunma sistemleri var mı? Olası bir saldırıda dünyaya gelecek bir grup uzaylı muhtemelen silah olarak bizden ileride olacak onları durduracak, dünyayı nukeleyip inmesini engelleyecek sistemlerimiz var mı?

5- İletişim. Çoğu iletişim kanalı artık uydulara bel bağlamış durumda. Uydular uzayda ve yeterli savunmaya sahip değil, uyduların down olduğu durumda kendimizi hangi kanallarda koordine edeceğiz, iletişimi sağlayacağız, bu kaynaklar belirli mi? Ayarlı mı?

6- Stok ve üretim imkanları.

Herhangi bir saldırıda ilk vurulacak yerleri düşündüğümüzde yedekte, muhtemelen yer altında üretim için ve barınma için yeterli sistem olmalı. 

Bu arada

Döndüm 😉