Az önce NHK World isimli kanalda tsunami sonrası depremlere karşı alınan önlemlerin nasıl güncellendiğini anlatan bir program izledim ve açıkçası beni çok etkiledi. İlaçların nasıl dağıtılacağı, önlemlerin düzgün çalışıp çalışmadığının kontrolü, sığınıklar ve deprem sonrası yerel yönetimlerin süreci nasıl yöneteciği gibi bir çok konu güncellenmiş. Örneğin normalde felaket sonrası işler 13 ekibe devredilmiş ama tsunami sonrası yapılan analizde ekiplerin ilk 24 saatte anca %41’i gerekli yerlere ulaşabilmiş. Bunun üzerine öncelikli işler planlanıp ilk olarak insan kaynakları 5 ekibe bölünmüş. Tsunamiye karşı kurulan duvarlar ve onlardan geçişi sağlayan kapılar kontrol edilirken çoğu kapının sürekli açık bırakıldığı fark edilip buna karşı önlemler alınmış. İnşallah bizde kendi planlarımızı yapmış ve onları eldeki yeni verilerle güncellemişizdir.
Üç Vakte Kadar
Geleceği görmek istemiyorum ama her şeyin daha da kötüleşeceğini tahmin etmek zor değil. Geri dönüşü olmayan hatalar yapılacak ve durum vahim bir hal alacak. Olumsuzluklar can sıkacak, bozulan moraller işlerin daha da kötüleşmesine yol açacak ve bu sonsuz bir döngü halinde giderek artan bir hızla devam edecek. Neden bahsediyorum? 🙂
Eve Dönüş
Ahmet çoğu akşam olduğu gibi işten geç çıkmıştı. Beyoğlu’nun arka sokaklarından birinde yaşayan Ahmet usta bir araba tamircisiydi. Mahallenin aşağısında ufak bir tamirhanede çalışan Ahmet’in iki çocuğu vardı biri liseye yeni başlayacak olan oğlu diğeriyse henüz 5 yaşında olan Ayşe’ydi. O akşam hava çok serindi üstüne kalın paltosunu almış evine giden yokuşu çıkmaya başlamıştı. Tamirhanesi evine yakın olduğu için akşam saatindeki İstanbul trafiğinde vakit kaybetmek zorunda kalmıyor, çalışmaya ve arada sırada ailesine daha fazla vakit ayırabiliyordu.
Mutluydu… Bir meslek sahibiydi ve güzel bir ailesi vardı, elbette daha iyi şartlarda yaşayabilirdi, herkesin sahip olduğu sıkıntılara ve hayallere o da sahipti ama huzurluydu. Çocuklarıyla gurur duyuyordu. Onların mutlu olması için her şeyi yapardı, çalışmak hiçbir zaman sorun olmamıştı. Tek endişesi akşam vakti çevresinde artan suç oranıydı. Hırsızlık, cinayet, çocuk kaçırma olayları… Karanlık sokaklardan evine gitmek ya da çocuklarının bu sokaklarda vakit geçirdiğini düşünmek onu geriyordu. Yinede o dik yokuştan çıkarken ayakları hiç sekmezdi, kendinden emin bir şekilde hızlıca evine doğru yürürdü. Ne de olsa onu bekleyen bir ailesi vardı.
O akşam hava soğuktu… İnsanlar erkenden evlerine çekilmiş televizyonlarının karşısında hayallere dalmışlardı. Yemeklerini çoktan yemiş olmalıydılar. Herhalde şu popüler eğlence programını seyrediyordular. Komşularının evlerinden gelen çocuk sesleri onu neşelendirmişti daha da hızlanmaya başladı yokuşun sonundaki dönemece varmak üzereydi.
Yolun sonundaki dönemece yaklaştıkça sesler duymaya başladı, bedenindeki acılar yüzünden yükselen inlemeler ardından ürkütücü bir hırıltı ve en sonunda mide bulandırıcı nefes alma sesi. Orada ki acı çeken bir hayvan mıydı yoksa bir insan mı? İlerde ne olduğunu bilemiyordu ama evine gitmek için oradan geçmesi gerekiyordu. O da öyle yaptı ve sevenleri Ahmet’i bir daha hiç göremedi.
MURPHY’NİN İŞ KANUNLARI
· Ne anlama geldiği belli olmayan her şeyi ‘miscellaneous’ klasörü altında toplayın.
· Bir toplantının bitiş saatini ve bir kokteylin başlama saatini ASLA GEÇİKTİRMEYİN.
· Hata yapmak kula mahsustur, bağışlamak Allah’a mahsustur yönetim kuruluna değil.
· Bir şeyi ilk seferde doğru yapmaya asla zaman yetmez. Ama baştan yapmak için hep yeterince zaman vardır.
· İşinizde iyiyseniz bütün işler başınıza kalır. İşinizde çok iyiyseniz nasılsa altından kalkarsınız.
· İşyerinde bir insanın otoritesi, gömlek cebinde taşıdığı kalem sayısıyla ters orantılıdır.
· İşi nasıl halledeceğinizi bilemiyorsanız, hızlı hızlı yürüyün ve endişeli görünün.
· Cuma günleri bir şirkette hasta adam bulamazsınız.
· Şirkette birinin ünvanı ne kadar uzunsa yaptığı iş o kadar önemsizdir.
· Şirkette bozulan bir makine, tamirci kapıdan içeri girdiği sırada aniden çalışıverir.
· İş bir kere çorba olmuşsa, düzeltmek için yapacağınız her şey durumu daha da berbat eder.
· Başarı sadece şans meselesidir. İnanmazsanız çuvallamış birilerine sorun.
alıntıdır:
http://www.girgin.org/ansiklopedi/Murphyyasalari.htm
Karışık Müzik
Ara ara güncellerim bu listeyi 🙂
http://listen.grooveshark.com/#/playlist/Kar+k/52086852?src=5
Google Video Kapanıyor
Google’dan gelen maile göre uzunca bir zaman önce video yüklemenin kapatıldığı sistemde artık video oynatma özelliği de bulunmayacak. Bununla birlikte google video’nun kapandığını ve burada bulunan videoların youtube’a kaydırılması gerektiğini hatırlatmakta fayda var. Google Video’yu Bling Guardian’ın And Then There Was Silence parçasıyla hatırlayacağım, ne güzel konser ne güzel bir destandır bu!
Yetmiyor Zaman
Sabah erkenden yola çıkıp akşam eve geçmek gelmek ve bunu uzun bir süredir yapmak insanı yorabilir. Ki yoruyor kabul etmem gerek. Çoğu şeye vakit ayıramıyorum bu blog gibi önemli olanlara da. Ama bazı şeylerden feragat etmek gerekiyor. Uyku gibi 🙂
İşler yoğun şirket büyüdükçe sorumluluklar ve yapılan işin miktarı ve süresi artıyor. Artan oyuncu kitlesiyle birlikte artık her değişiklik kritik bir öneme sahip. Böyle dönemlerde fedakarlıklar yapmadan başarılı olmak zor. Bu fedakarlığı herkes yaptıkça bir sorun çıkmıyor. Çok şükür bu yönde bir sıkıntımız yok ama zaman öyle bir sorun ki bazen sizi oldukça sıkıştırabiliyor. İleride neler olur bilmiyorum ama öğrendiklerim için çok mutluyum. Şirkette yapılan her toplantı yaptığım her mülakat geleceğim için güzel birer tecrübe oluyor. Eksikliklerimi görmek ve onları gidermek üstüne üstlük bunu yaptığımın farkında olmak beni çok mutlu ediyor ve evet yoruluyorum.
Hafta sonları dışarı çıkmak pek istemiyorum zaten yorgun oluyorum ve hava da kötü olduğunda adımı mı atıp üşümeye hevesim olmuyor bunun yerine Anime seyredip bir şeyler okuyor ve oyun oynuyorum. Hava güzel olduğunda çıkıp yürüyüş yapmak çarşıda dolanmak hoşuma gidiyor. Ama yine uğraşacak bir şeyler buluyorum. Aaaa bu neymiş öğreniyim aaa şurayı mutlaka ziyaret etmem gerek derken yine bir eğitim yine bir uğraş…
Düzene giriyor ama bazı şeyler mesela bu akşam gibi. Eve geliş aile ile görüşme yemek sinezine ile ilgilenme spor arada ufak bir dizi ve bir şeyler karaladıktan sonra oyun oynayıp kafa dağıtmaca. Yanımda bir bardak kahve kötü olan boğazımı daha da kötü yapmaya çalışıyorum ve evet dostlar bu klavyede virgül nerede bulamıyorum!
Kullandığımız Sistemler Ne Kadar Güvenli?
Aynı e-posta adresiyle istediğimiz kadar siteye üye olabiliyoruz. Belki aynı şifreyi de kullanıyoruz. peki bu e-posta adreslerinin ve şfirelerin güvenliğinden emin miyiz? Diyelim ki bu sitelerden birisinde bir güvenlik açığı var ve şifremiz ya da e-posta adresimiz öğrenilmiş olsun. Bu durumda diğer sitelerin ne kadar güvenli olduğunun herhangi bir anlamı kaldı mı?
Geçen hafta Vasco firmasının bir webinerine katıldım. Şifrelerin güvenliği konusunda çeşitli alet edavatlar, farklı teknolojiler mevcut gayette iyiler ama işin üyelik kısmında, kullanıcı kaydında e-posta sistemi kullanıldıkça ve hesaplarımızın kontrolünü bir noktadan yapamadıkça bu önlemlerin yeterli olduğunu düşünmeyeceğim. Artık farklı çözümler yeni teknolojiler gerek.
Apache2 Server Adı Bulamama Hatası
Diyelim ki sunucumuzun hostname’ini değiştirdikten sonra apache’yi restart etmeye çalıştığımızda aşağıdaki hatayı aldık:
Starting httpd: httpd: Could not determine the server’s fully qualified domain name, using 127.0.0.1 for ServerName
/etc/apache2/ içersinde httpd.conf dosyamızı açıyoruz
ServerName serveradı
satırını ekliyoruz ve sorun çözülüyor.