Ubuntu Diablo 3

Dün akşam eve geldiğimde güzel bir sürprizle karşılaştım. Bilgisayarımız JS ile bir güzel patladı. Önce sistem geri yükleme yaptım virüs taraması falan derken yine kilitlendi sevgili Windows… Bilgisayara acil ihtiyacım vardı ve ben de linux cdlerimi aramaya başladım. Ubuntu 8.04 sonra 9.04’ü buldum ve hemen 9’u kurdum üstüne güncellemelerle 10’a yükselttim. Sonra üstüne en son sürümü indirip bu sabah işlemleri tamamladım. Bir projeyi bitirmeye uğraşıyorum bu aralar aslında Linux’a döndüğüm iyi oldu ama bir tarafta da aklımda parasını verip aldığım oyunlar vardı. Çok şükür bunlardan birisi olan Diablo 3’ü PlayOnLinux vasıtasıyla kurabildim. Kurulumdan sonra oyun açıldı ama login olamıyordum bu sorunu çözmek için şu komutu çalıştırmam yetti:

echo 0|sudo tee /proc/sys/kernel/yama/ptrace_scope

Tam “oh be login oldum” derken Blizzard hesabımı kilitledi. Normalde kullandığım ortamların dışında bir ortam üzerinden bağlandığımdan güzel bir güvenlik önlemi olarak oyuna giremedim. Hızlıca bir iki sayfa yazı okuduktan sonra daha önceden aldığım Blizzard oyunlarından birisinin seri kodunun ilk 6 hanesini girerek hesabımı tekrardan açtım.

Tam ekranda full grafiklerle oyun çalıştı ama FPS sorunu var. Sistem i5 işlemci, 12gb RAM, GTX570 AMP ekran kartı gayet yeterli. Ama sonuçra oyunu bir emülatör üzerinden çalıştırıyoruz ve Linus’un Nvidia için söylediği “f word” aklımızda. Şimdilik gayet yeterli. PlayOnLinux artı ufak bir VM ile sanırım Windows’a veda ettim bu sefer 🙂 Durup dururken sistemi güncelleyip bir şeyleri bozmaya da niyetim yok. ^^

MBR Kurtarma

Geçenlerde linux’ta kullanılmaması gereken komutların listesini yayınlamıştı bir arkadaşımız linux gezegeninde. Denemek istediğim süreçlerden birisi MBR’ı bozup kurtarmaktı bu yazıda MBR nasıl kurtarılır konulu denememizi anlatacağız.

Öncelikle MBR’ın yedeğini alıyoruz.
dd if=/dev/sda of=/home/ceyhun/Masaüstü/mbr.yedek bs=512 count=1

Ardından MBR’ı bozmak için içine sıfırları basıyoruz
dd if=/dev/zero of=/dev/sda bs=512 count=1

Bilgisayarı yeniden başlattık şekilde gördüğünüz üzere işletim sistemi yok diye bir hata verdi, testi VM üzerinde yaptığımı fark etmişsinizdir 😀

Herhangi bir live CD lazım bize elimde Ubuntu vardı. CD’yi takıp cd üzerinden ubuntuyu denemeyi seçtik

Terminalden bir kaç işlem yapmamız gerekti buraya yazmıyorum ama root passwd değiştirdim sonra MBR yedeğini diskte tuttuğum ve disk adı sorunlu olduğu için dosyayı /root klasörüne kopyaladım. Ardından yine dd komutunu kullanarak yedeğimi ilk kısıma yazdırdım
dd if=/root/mbr.yedek of=/dev/sda bs=512 count=1

Ardından sistemi yeniden başlattık cd’yi çıkardık ve Mint bize merhaba dedi.

RHEL Yaşam Döngüsü Değişikliği

RHEL 5 ve RHEL 6 için öngülen 7 yıllık süre 10 yıla çıkartıldı. 2007 yılında çıkan RHEL 5 ve 2010 yılında çıkan RHEL 6 kullanıcıları 3 yıl daha fazla destek alacaklar. Firma süreyi arttırarak yatırımcıların firmaya olan güvenini arttırarak Red Hat’e geçişlerin hızlanmasını amaçlıyor.

Basın duyurusu:
http://www.redhat.com/about/news/press-archive/2012/1/red-hat-enterprise-linux-stability-drives-demand-for-more-flexibility-in-long-term-operating-system-deployments

RHEL Life Cycle:
https://access.redhat.com/support/policy/updates/errata/

Location Location Location

Bazen gök yüzüne bakıp ne kadar küçük olduğumu düşünüyorum sonra aklıma yıldızlar geliyor. Onlar da ufak gözüküyorlar ama etraflarındakiler için ne kadar büyük ve önemliler. İnsanların size nereden baktıkları değil sizin kim olduğunuz önemli.

İnternet Neden Sansürlenir?

Bir süredir politik yazılar yazmamayı kendime adet edinmiştim. Blog’un eski takipçiler burada çok daha fazla yazının olduğunu hatırlayacaklardır. Bugün bir istisna yapacağım ve politik bir kaç konuya değineceğim. Güç kontrol etmesi zor bir şeydir, zayıf insanlar için… Elinde gücü bulunduranlar tarihin her döneminde bu gücü korumak için başkalarına eziyet etmiş, onları köleleri haline getirmiş ya da çaresiz bırakmış. Roma neden güçlüdür? Çünkü Roma diğerlerini sömürmüştür. Bir devleti altını için yok eder, binlerce insanı katleder. Güçlendikçe refahın tadını alır ve tadını aldıkça uyuşturucu gibi ona bağımlı olur. Kaybetmemek için herşeyi yapar.

İngiltere neden güneşin batmadığı ülkedir? Çünkü tüm dünyada sömürgeleri vardır, sanayi devrimini sömürgelerden ettiği hammadde ve iş gücüyle pekiştirmiştir. Halen orta doğuda ya da afrika’da bir olay çıksa ingilizleri orada görebilirsiniz. İspanyollar farklı mı? Portekizliler? Amerikalılar? Amerika diye bir ülke yokken sömürgeciler buraya yerleşmiş orada yaşayanları katledip sonunda sömürgesi oldukları ülkeyle savaşarak bağımsızlıklarını ilan etmiş. Bugün popüler amerikan kültüründen çıkan öğelerle dikkat edin kültürleriyle diyorum tüm dünyayı sömürgesi haline getirmiştir. Demin akşam yemeğinde bir şeylerle uğraşmak istemedim ve hazır yemek söyledim. Şu an bir amerikan şirketinin barındırdığı sitede blog yazıyorum. Kendi yayınladığım sitelerimde yine temelde amerikan şirketleri üzerinde barınıyor. Mail adresim amerikadan, girdiğim sosyal paylaşım siteleri ki bunlara bu sisteme karşı olduğunu söyleyenler de dahil “amerikan”. İzlediğim diziler amerikan ve ingiliz, müzik aynı şekilde. Oynadığım oyunlar amerikan oyunu vs vs.

Şimdi diyeceksiniz ki sen bunları isteyerek aldın. İsteyerek kullanıyorsun. Aynen öyle peki neden istiyorum? Bunlar olmadan hayatım çok mu kötü olur ama çevre, ortam bunları tüketmeye beni zorluyor. Ama arada bilinçleniyor ve etrafımdaki zincileri koparmaya çalışıyorum, dünyayı araştırıyor yeniliklerden haberdar olarak kendimi güncelliyorum. Hatta bir şeyler ürettiğim bile söylenebilir. Tüketenden üretene geçmek, bilinçlenip hayatıma yön vermek… İşte sisteme ve gücü elinde tutanlara karşı ettiğim en büyük küfür budur.

Bilgi çağı diyorlar bu çağa! Sizce bilgiyi tutan bu çağda en güçlü kişi değil midir? Bir belge internete sızsa? Binlerce kişi sokağa dökülebilir, devletler, hükümetler yerinden oynayabilir. Şirketler bir gece batar, süperstarlar süpernova halinde patlayıp yok olur… İnternet’te çöp veri çok fazla ama iyi şeyler de var. Sizi akıllandıran, düşündürmeye sevk eden. İşte bu yüzden internet o eski kafalı ya da tam tersine çağın ilerisindeki şirketler ve politikacılar için bir tehdit. Kimisi değişmekten korkuyor kimisi sadece elindeki gücü kaybetmekten. Yazılı basın bitti bunun farkındasınız umarım? Televizyonların bir anlamı kalmadı benim için, açmıyorum bile. Müzik her yerden erişilebilir bir şey. Parayla satmanız için gerçekten kaliteli eserler çıkarmalısınız. Filmler ve diğer eserlerde aynı şekilde… Kaliteli içerik isteyen insanların sayısı gittikçe azalıyor. “BBC böyle bir dizi yapıyor TRT neden yapmıyor?” diye sorabiliyor. Neden ana yasaya aykırı işler yapılıyor, yolsuzluklar yapılıyor, kimlerin cebi doluyor diye sorabiliyoruz. Patent muhabbetinin ne kadar kötü olduğunu, bilginin insanlıktan saklanarak çıkar sağlamaya çalışıldığını görebiliyoruz. Birileri yanlış işleri internette paylaşıp olanların farkında olmamızı sağlayabiliyor. Farkındalık diyorum size! Araştırırsanız bulabiliyorsunuz gerçekleri!

Ama dediğim gibi, güç kontrol etmesi zor bir şey. Zayıf insanlar için hele… Onlar gelecekten korkuyorlar, tek dertleri pozisyonlarını korumak. Ama şu gelen kötü neslin içinde bazıları varki onlar her şeyin farkındalar. İşte onların önünü kesmek için, daha fazla kişinin farkındalığına engel olmak için internet denilen şu bilgi ve paylaşım ağını sansürlemeye, engellemeye çalışıyorlar. SOPA sadece amerikayı değil tüm dünyayı tehdit eden bu karanlık gücün harekete geçirdiği tek bir çark. Onlar her yerde. Ellerindeki imkanlarla sizleri uyutmaya çalışıyorlar. Şu video Star Trek Next Generation’ın sonunu gösteriyor. Bir izleyin:

Bunu izlemeden büyüyen bir nesil görmek ne acı! Öyle mükememl bir final sonunda yazarları size evrenin sınırlarının tam kafanızın içinde olduğunu açıklayarak asrın kıyağını yapıyor. Aklınıza hiç gelmemiş şeyleri, olasılıkları edineceğiniz bir kaç ekstra bilgi ile görebilirsiniz. Bu sisteme, sizi esir alanlara muhtaç olmadığınızı, aslında düşündüğünüz kadar kötü olmadığınızı, sevildiğinizi fark edebilirsiniz. Yeterki araştıp etrafınıza bir bakın. Neyin doğru neyin yanlış olduğuna kendiniz karar verin. İnternet yasaklarını protesto eden binlerce kişinin “bir kaç pornocu” olmadığını görün. Sizi koruyan, sizin haklarınız için mücadele eden, özgürlük ama en önemlisi insanlık için çalışan kişilerin olduğunu fark edin. Onlardan korkmayın ve destek olun, destek olmasanız bile köstek olmayın.

Belki hiçbir zaman tam anlamıyla özgür olamayacağız, belki özgürlük diye bir şey yok ama en azından kendimizi daha iyi birer insan yapmak için çabalayabiliriz. Bu konuda başka insanlardan internet gibi dev ağlar aracılığıyla yardım alabiliriz. Başkalarına yardım edebiliriz. Bakarsınız tahmin edemeyeceğimiz bir şey olur ve dünya değişir? Mümkün değil mi? Kim bilir bunu?

Sizinle dalga geçen büyük şirketlerin, politkacıların kuklası olmayı bırakıp düşünen birer insan olmanın vakti gelmedi mi? Değişimin vakti? Fazla gaza geldik şimdilik bu kadar yeter. 🙂 Yazı uzun too long didn’t read çekecek olanlara laflar hazırladım.

https://twitter.com/#!/search?q=%23SOPA
http://mashable.com/2012/01/20/sopa-is-dead-smith-pulls-bill/

Linux Mint

Pardus ile ilgili endişeli haberler yayınlana dursun uzun süredir uzak durduğum Linux dağıtımlarına ufaktan dönmeye karar verdim. Distrowatch üzerinden dağıtımları incelerken birinci sırada bulunan Mint gözüme çarptı. Şimdilik gayet güzel çalışıyor, bir süre VM’de ve ofisteki test bilgisayarlarından birisinde deneyeceğim. Ardından tamamen geçmeyi düşünebilirim. VM’de performansı gayet güzel ama donanımın musluğunu da ona göre açtım. Bakalım nasıl çalışacak 🙂