Kara Güneş

Bayramda biraz boş kalınca bitiremediğim kitaplara döneyim istedim. İlki Arthur C. Clarke’ın ingilizcesi “against the fall of night” olan kara güneş isimli kitabı oldu.

İlk yayınlanma tarihi 1953 olan kitabın başkan yayınlarından çıkmış bilim kurgu serisinden çıkmış 1984 tarihli baskısını okudum. Kendisinin wikipedia’ya göre ilk romanıymış bilmiyordum, güzel sürpriz oldu. Milyonlarca yıl gelecekte geçen kısa bir roman, o dönemin gözünden bilgisayar, robotlar ve uzay yolculuğunun nasıl hayal edildiğine bakmak adına okunabilir. Günümüz bilim kurgularına göre hayal gücünüzü zorlamıyor, çok teknik detayda yok ama meraklısı için okunabilir. Bir tarafta robotlar, ölümsüzlük, diğer tarafta telepatiyi ve zekayı geliştirmiş iki farklı medeniyet, uzayda bir bilinmezlik, bir mit. Önden bir yorumlara bakıp almakta fayda var.

Elektro Gitar Notalar

1,5 aydır gitar dersi alıyorum arada bir şeylere bakmam gerekiyor, burada paylaşayım yıllarca yazılımla alakalı şeyler yazdık birazda müzikten bahsetmiş oluruz arada.

Perde6. Tel (Mi)5. Tel (La)4. Tel (Re)3. Tel (Sol)2. Tel (Si)1. Tel (Mi)
AçıkMiLaReSolSiMi
1FaLa# / SibRe# / MibSol# / LabDoFa
2Fa# / SolbSiMiLaDo# / RebFa# / Solb
3SolDoFaLa# / SibReSol
4Sol# / LabDo# / RebFa# / SolbSiRe# / MibSol# / Lab
5LaReSolDoMiLa
6La# / SibRe# / MibSol# / LabDo# / RebFaLa# / Sib
7SiMiLaReFa# / SolbSi
8DoFaLa# / SibRe# / MibSolDo
9Do# / RebFa# / SolbSiMiSol# / LabDo# / Reb
10ReSolDoFaLaRe
11Re# / MibSol# / LabDo# / RebFa# / SolbLa# / SibRe# / Mib
12MiLaReSolSiMi

Eğitmen falan değilim, uzmanda değilim haliyle notlarımı referans almayın. Tablo’da sorun yok. Mi-Fa, Si-Do yarım aralıklar, bunlar arasında piyanoda siyah tuş yok. Sıralarken onlardan sonra notanın diyezli hali yok. Diğerlerinde ise sonradan # geliyor. 12. perde açık tel ile aynı nota haliyle mi teli 12. perde de mi oluyor. # tizleştirirken b pesleştiriyor. Bazı kutucuklarda iki nota birden var bunlar aynı sesi veren notalar, enharmonik nota deniyor.

Sorumluluk

Herkes aldığı kararlardan sorumludur ve sonuçlarıyla yaşamak zorundadır. Bu hayatın değiştirilemez gerçeği. Çocukken Cumhurbaşkanı Turgut Özal’dı siyaset neydi bilmezdim ama siyaset meydanını hep izlerdim. Açıkçası çocukluğumdaki o programları hatırlamıyorum. Özal’ın öldüğü günü hatırlıyorum, arı logolu bir partisi vardı anap diye onu severdim logusundan dolayı. Sonra Demirel geldi hastane açılışında görmüştüm kendisi karizma birisiydi. Sonra Necdet Sezer, Gül ve Erdoğan. Zaman geçtikçe politikaya, tarihe daha hakim olduk, logosunu sevmekten, vaatleri sevmeye, ekonomiye vs değişti hayat, hoş LDP hala hoşuma gider Yunus logosu ve bullshit yapılmadan gerçek liberal değerlerden bahseden insanları severim.

Üniversiteye giderken babam bir tavsiye vermişti oğlum sağcısı solcusu da aynı şeydir dikkat et. İstanbul üniversitesinde okurken bunu çok güzel yaşadım. Kendisine teşekkürü tekrar bir borç bilirim. Hala da yaşıyorum. İdeolojiler insanların ürettiği veya götünden salladığı şeylerdir. Götümüzden salladığımız bir sürü şey var, bunları kendimizi tanımlamada kullanabiliriz fakat işin özünde kim olduğumuzu değiştirmezler. Dünyanın en solcu devrimci arkadaşı öküzün tekide olabilirsiniz, dünyanın en dindar ama sapık insanı da. Bireyleri belli terimlerle gruplara tanımlayıp anlamlandırmak güzeldir ama işin özünde çok daha temel şeyler vardır(ki onları da yine terimlerle ifade ediyoruz). İyi bir insan mısınız? İyi bir insan nasıl olunur? İki bin yıldan fazla uzun süredir insanlar buna kafa yormuş. Günün sonunda kötü bir insansanız, kötüyseniz, diğer sahip olduğunuz çoğu sıfatın bir anlamı kalmaz. Hepsi bir maskeden ibaret kalır. Bireyse sahip olduğunuz sıfatlar toplumsal sahip olduğunuz sıfatları ezer geçer. Maalesef insanlar toplumsal grupların hayaline kapılıp insanların gerçek sıfatlarını göremiyor. Düşünmeden, sorumluluğun farkında olmadan kararlar alıyor ve sonra buna üzülüyor.

İnsanların o bireysel sıfatlarını tanımak çok zor ama bir o kadarda kolay ama bakmanız lazım, bilgiye ulaşmak bakmak istemek görmek gerçekle yüzleşmek zorundasınız. Demin üsküdar belediye başkanının bir videosunu gördüm akpli bir üyeye direkt söylemedi ama şunu dedi “bari ramazanda yalan söyleme” şimdi o üye, eve gidecek, yemek yiyecek, sokakta insanların yüzüne bakacak, çocuğunun yüzüne bakacak ve uyuyacak. Çok rahat uyuyacak hem de, şimdi siz bu insanı kendinizle aynı değerleri taşıyor gibi görürseniz yanılırsınız. Size söylense böyle bir cümle zorunuza gider uyuyamazsınız ama o uyuyacaktır emin olun. Bunu sizin gördüğünüz gibi onu seçenlerinde görmesi lazım ama önce bakmaları gerek, bakmaları için de merak etmeleri lazım, bunu nasıl sağlarız, düşünün. Sizin, bizim sorumluluğumuzda bu.

Karşınızda bilgisini sadece televizyondan ve facebooktan alan büyük bir kitle var. Onlara ulaşmanın bir yolunu bulmak lazım. Direkt bilgiyi söylemeye gerek yok, merak ettirin ve yolu işaret edin. Onlar hakikati bir noktada bulacaktır diye ümit ediyorum.

Mutlu Yıllar

Öncelikle sonda diyeceğimizi başta diyelim. Hepinize mutlu, sağlıklı, huzurlu, başarılı, güzel bir yıl diliyorum. 2025 inşallah güzel geçer.

2024 benim için çok zor bir yıldı. Stresli, sinirli, baskılı, yoğun bir yıl. Çok şükür büyük bir kaza olmadan atlattık ama yaşlandık. Bu sene gerçekten yaşlandım. İnsanların her zaman ki gibi beni hayal kırıklığına uğratmasına alıştım ama en azından bir noktadan sonra toparlamaya başladım. Gerçek şu ki hayat çok kısa, şansa yaşıyoruz, ibrahim kalının geçen instagram bir videosunu gördüm, tam benim anlattığım şeyi anlatıyordu evrende ne kadar ufak ve önemsiz olduğumuzu, tabi bir kısım var. Ne kadar kısa ve önemsiz olsada tekiliz, özeliz, mükemmeliz. Tek başımıza yapamayacağımız etkiyi insan ırkı olarak toplu bir şekilde başabiliriz, hayattaki en büyük amaçlarımdan birisi bu.

Çoğu insana bireysel olarak artık değer vermiyorum. Zor zamanımda yanımda olanlar oldu, üstüme gelenler oldu. Sarı karakter gibi çetele tutmuyorum(inanmayın) ama yanımda olup destek atanlara minnettarım.

Yapmak istediğim bazı şeyleri bu sene yaptım, işi salıyorum oralara girmeyeceğim.

Birincisi tekrardan müziğe başladım, elektro gitarımla oynuyorum, benim için büyük keyif. Bu canavarla yıllardır birlikte yaşıyorum ama ilk kez bu sene ciddi anlamda çalışmaya başladım, müzikle uğraşmak beni gerçekten çok mutlu ediyor. Rahatlıyorum.

İkinci olarak sitelerimi bir toparladım hem burası hem de nysera.com, esas geleceğim nokta ise nysera’yı ingilizceye çevirip yayınladım https://www.amazon.com/Nysera-Devador-First-Toward-Freedom-ebook/dp/B0DJ94WYPK daha alan olmadı ama sonuçta amatör bir yazar sayılırım artık değil mi?(şaka)

Üçüncüsü kitaplara bol bol zaman ayırdım, arşivimi genişlettim.

Dördüncüsü arabamı yeniledim, yenisini uzun zamandır almak istiyordum anca bu ay nasip oldu. Covid zamanı alamamıştım fiyatı çok artmıştı az küfretmemiştim yalan yok.

Beşincisi spora geri başladım 10 kilo verdim güzel oldu, şimdi tendondaki sakatlığım tekrardan nuksetti gibi çok yürüyüş yapamıyorum ama bu hafta tekrar başlarım.

Altıncısı sevdiklerime aileme yeterince zaman geçirdim, benim için önemliydi.

Yedinci yüksek lisans hayalim vardı, başladım ve ilk dönemin sonunda bıraktım, akademi bana göre değil ama nasıl bir ortam diye hep hayal ediyordum benim için güzel bir deneyim oldu.

Sekizinci sanırım boktan dünyada umudunu kaybetmemeyi sayabilirim, devam ediyoruz.

Mutlu yıllar <3

Yaşıyoruz

Bir kaç günlük tatil fırsatı buldum, memlekete gelmişken yazalım bir şeyler dedik. Devador’un yeni bölümünü yayınladım https://nysera.com/devador-yeni-dunya-2/ 3 sene olmuş az buz değil. Devam kesinlikle edeceğim ama 3 senede bir bölüm yayınlayıp efsane yazarlar arasına girebilir miyim emin değilim. Uğraşmak istediğim çok şey var ama hepsine zaman bulamıyorum bari ufak ufak dokunuşlar yapayım istiyorum. Edebiyat bunlardan birisi, yazılım, oyun, müzik. Bir şeyler üretmek hoşuma gidiyor. Devador’un bu bölümünde kaldığımız yerden devam ediyoruz. O kapı açılacak, açıl susam açıl. Aslında yıllardır bu bölüm sonrasını hayal ediyordum ama nedense yazmaya devam edememiştim. Benim açımdan güzel bir duyguyu tekrardan hatırladım. Hafif nostaljik oldum. Yaşarken bir sürü hayalimiz var, yarım kalıyor çoğu, fail edende çok var. Sevmediğimiz şeylerle uğraşmak zorundayız ama arada ufak dokunmuşlar gerçekten ayrı bir motivasyon kaynağı oluyor. Kendime daha fazla zaman ayırmam lazım bakalım ne yapacağım. 🙂

WWDC 2024 Gözüme Çarpanlar

Sanırım son gün yarın ya da bu gece, şimdiye kadar ki içeriklerden ilgimi çekenleri paylaşmak istedim.

Swift Testing

https://developer.apple.com/videos/play/wwdc2024/10179

Machine Learning ve AI kısmını Apple boş geçmemiş maalesef benlik değil

Konum Yetkilendirilmesi Yenilikleri

https://developer.apple.com/videos/play/wwdc2024/10212

Live Activities

https://developer.apple.com/videos/play/wwdc2024/10068

https://developer.apple.com/videos/play/wwdc2024/10069

Pushların içine basılması güzel olmuş, aynısı saatlerde de var baya güzel işler çıkar buradan.

Vision OS 2 duyuruldu burası hızlı gelişecek gibi gözüküyor, telefonlarda ve diğer donanımlardaki yenilenme periyodunu vision pro ile yakalarsa bu alanda güzel şeyler görebiliriz, fiyatı maalesef Türkiye için çok yüksek geliştirme yapılacaksa global düşünmek lazım ya da enterprise çözümlere bakılabilir.

Yapay Zeka, Robotik ve Gelecek Savaşları

Ukrayna savaşı yeni drone teknolojileri konusunda farklı bir oyun alanı oldu. TB2’lerin savaşın başında gösterdiği başarıdan sonra daha ucuz sistemler sahaya indi. Binlerce drone pilotlarıyla birlikte siperlerdeki askerleri hedef alıyor. Kamikaze drone’lar bilinen bir teknolojiydi fakat sahada sivil drone’lara ekipmanlar takılıp sürekli olarak kullanılması farklı tehditleri ortaya koydu. Birincisi drone fiyatları üretimle birlikte düşmeye başladı, aparatlar yaygınlaştı. Bu sistemleri engellemek için geliştirilen sistemlerde belli bir noktaya kadar etkili. Görüntüler çok kötü. Sürü drone teknolojisi ve yapay zeka destekli sistemlerle çok daha fazla bu görüntüleri görmeye başlayacağız.

Bilim kurgu eserlerinde yapay zekanın dünyayı ele geçirdiği, ordular kurduğuna seyirci olduk. Önümüzdeki bir kaç senede gerçekleşecek olan şeyler ise bunlardan daha az yaratıcı olmayacak. Henüz devletler AI ve etik, yasalar mevzularıyla uğraşıyor ama bunların aşılacağı büyük bir savaş görmemiz kaçınılmaz. Şöyle bir kaç senaryo varsayalım;

Belli bir alandaki tüm unsurlara saldırılması.

Belli bir alandaki silah tutan tüm unsurlara saldırılması.

Belli bir yayını yapmayan unsurlara saldırılması.

Şu an bu teknolojilerin hepsi var. Ölçekleri çok küçük düşünüyoruz. 100, 1000 değil 100000 drone’un sahaya indirildiğini düşünün. Savaş bir kaç saat içerisinde biter.

Sadece drone teknolojisi değil, robotik tarafında ilerlemeler devam ediyor. Siper savaşlarını gördüğümde Transformers 2 filmindeki köpek robot aklıma geliyor,

https://youtube.com/watch?v=FuQUj-Zw3s8%3Fsi%3Dz4uc1xFCA7PPvUwu

Bu kadar çevik ve güçlü bir versiyon elimizde yok ama kaç sene alacak sizce? Görüntü işleme noktasında yeterince iyiyiz. 5G ve yeni mikro işlemcilerle çok daha hızlı karar alan, iletişim kuran sistemlere sahip olacağız. Bunlara ilk sahip olacak devletler sahada büyük avantaj elde edecek. Şimdiden bu sistemlere karşı savunma stratejileri geliştirmek lazım, sadece devletler arası savaşlar için değil, terör saldırılarına karşı koruma amacıyla da.

Kitap Listesi – 1

Cem Dizdar abinin programında bahsettiği gezegen sahaf’a üye olduktan sonra okunacaklar listem oldukça kabardı. Ufak bir liste hazırlayıp insanlarla paylaşmak istedim, aşağıdaki kitaplar sadece mezattan gelen kitaplar değil o yüzden kafalar karışmasın.

Üç Cisim Problemi

Karanlık Orman

Ölümün Sonu

Gods, Graves and Scholars

A Peace to End All Peace

The Prize

İlk üç kitap yeni çıkan Üç Cisim Problemi dizisinin serisi. İlkini okudum, ikinciye başladık bence diziye göre çok daha güzel. Dördüncü kitabı mezattan almıştım, eski bir baskı, insanlara arkeolojiyi sevdiren kitap olarak biliniyor, ilk bir kaç bölümünü okudum gayet güzel bir anlatımı var. Son iki kitap biraz tarihle devam ediyor birisi ilk dünya savaşının sonunu diğeri ise petrol üzerine. Bitirdikçe buraya yeni kitaplar eklerim. Obama, Gates yayınlıyor biz niye yayınlamayalım, şaka tabiki.

İnsanlık ve Filistin

Geçen sene başlayan aslında geçmişi daha eskiye dayanan çatışma insanlık için bir turnusol kağıdı görevi gördü. Kendileri dışında herkese insanlık değerleri hakkında nasihatler veren, gerektiğinde onları cezalandıran batılı devletler İsrail’in saldırıları karşısında sessizliğe büründü ve bununla yetinmeyerek canlı canlı izlediğimiz soykırım bir parçası oldu. Ülkeleri politikacılar, politikacıları ise lobiciler yönetiyor. Herkes elindeki gücü kaybetmekten, güçlünün karşısında sesini çıkarmaktan korkuyor. Batılı yöneticilerin insan hakları, insanlar, yaşam umurunda değil. Hepsi tiyatro.

Burada özellikle batılı yöneticiler diye özellikle ayırıyorum çünkü halklar, insanlar hepsi olmasa ciddi bir bölümü yaşanan bu soykırıma karşı seslerini yükseltiyor. Saldırıları destekleyenlerse enteresan şekilde çoğunlukla ırkçılar, dindar yobazlar, medyadaki satışmış aydınlar. İsrail’in en büyük destekleyicisi en büyük düşmanları onlara en büyük ırkçılığı yapanlar oldu. İronik değil mi? Kendilerini protesto eden Yahudilere, sahte Yahudi diyor, Yahudi karşıtı gibi sıfatlar yakıştırıyorlar. Oysa geçmişte soykırımı görmüş, baskıyı yaşamış bir halkın aydınları insanlık için hala bir umut olduğunu korkmadan bağırıyor.

İsrail’in bugün yaptığı sadece tüm insanlığa değil, Yahudi halkına yapılmış en büyük ihanet. Bugün yapılan soykırım kendilerine karşı nefrete dönüşecek ve akıllarda kalacak. İsrail yönetimi günümüz toplumunu tam kavrayamamış durumda. Bilgi çok hızlı yayılıyor, insanlar 2. dünya savaşını unuttu. Ne kadar daha kurban rolünü oynayabileceksiniz? Kurban olan insanların mirasına bu kadar hakaret ettikçe? Torunlarına saldırdıkça? Popülist, ırkçı liderlerin gözü bir gün size döndüğüne kime sığınacaksınız?

İsrail’in bu kadar güçlü olmasının bir kaç sebebi var. Lobicilik, finansal güç, medya gücü. Batılı medya organları tamamen bir utanç abidesi oldular. Kendi çalışanları bile öldürülürken seslerini çıkaramadılar, tarih onları affetmeyecek. Dinci yobazların hayır getirdiği bir ülke şimdiye kadar olmamıştır, maalesef orta doğu bataklığında bir vaha olabilecek bir ülke yobazlar ve kirli politikacılar tarafında sona götürülüyor.

Bir hümanist olarak insanlık denen mucizenin devamı için dinci, ırkçı, ayrımcı tüm grupların soyutlanması ellerine güç verilmemesi gerektiğini düşünüyorum. 2024 yılında aynı soydan gelen başka bir milleti sırf dinleri farklı diye katletmek ve buna sessiz kalmak orta çağ bağnazlığını geride bırakamadığımızı gösteriyor. Buna karşılık dünyanın dört bir tarafında insanlık için eylem yapan, ses çıkaranlarsa hala yaşamak için umutlu olmamız gerektiğini gösteriyor, hepsine selam olsun.